Blog

Modern Dünyada Klasik Zarafet: Görgü&Nezaket

Cumhuriyet’in ilk yılları, yalnızca bir ulusun yeniden doğuşuna değil, aynı zamanda zarafetin ve inceliğin yeniden tanımlanmasına da sahne oldu. Nesilen nesile aile içinde aktarılan ve mücevher değerindeki toplumsal görgü kurallarımız, bu yeni dönemin modern ama geleneklere saygılı ruhuyla harmanlandı.

Sofra adabından kılık kıyafete, misafirlik adabından, selamlaşmaya bir davetteki oturuş şekline kadar her detay, Cumhuriyet’in zarif, çağdaş ve aydınlık vizyonunu yansıtıyordu. Geleneklerimiz ve görgü kurallarımız Cumhuriyet’in getirdiği yeniliklerle buluşarak daha sade bir forma kavuştu, Batı’dan ilham alınan zarafet, öz kültürümüzün ince ruhuyla bütünleşti. Aileden görmüş olmak, o yıllarda yalnızca bir bireyin değil, bir milletin şıklığını ve nezaketini temsil eden bir sorumluluktu. Bu dönemde yaşam, adeta bir sanattı; küçük jestler ve davranışlar, hem Cumhuriyet’in modern yüzünü hem de köklü geçmişimizin asaletini yansıtırdı.

Günümüzde ise bu inceliklerin yeniden hatırlanmaya ve hak ettiği değeri görmeye ihtiyacı var. Hatırlamaz ve bu saygısızlık ortamında devam edersek kaybeden yine ve yeniden sadece bizler ve çocuklarımız ve tüm geleceğimiz olacak ki bu milletin en değerli hazinesi geçmişten geleceğe değerlerimizle hep “BİZ” olmak oldu. “BİZ” kavramına sıkı sıkıya tutunduğumuz sürece var olduk ve olacağız.

Yazılarımda, “görgü kurallarımızı & nezaket & zarafeti” küçük notlar halinde ele alarak bu özlemi -çünkü biliyoruz ki hepimiz gerçek bizi özlüyoruz – gidermeye çalışacağız. Bir kapıyı açarken gösterilen nezaket, sofrada kullanılan doğru bir çatal, komşuya selam vermenin zarif bir yolu… Hepsi, geçmişten günümüze taşınması gereken miraslar.

Bu notlarla, yalnızca görgü kurallarını değil, o kuralların ardındaki zarafet ve insan sevgisini de yeniden hatırlayacağız. Çünkü nezaket, her dönemde bizim en asil tavrımızdır.

Kategori Görgü & Nezaket, LifestyleEtiketler:

Bir yorum yazın

Betül Usta